Madrid Protokolü Kapsamında Uluslararası Marka Başvurusu
- Ahmet Kanyılmaz
- 5 gün önce
- 3 dakikada okunur

Küreselleşmenin hız kazandığı çağdaş ticaret ortamında, markaların yalnızca ulusal düzeyde korunması yetersiz kalmakta; uluslararası ticari faaliyetlerin yaygınlaşması, marka sahiplerini uluslararası tescil yollarını aramaya sevk etmektedir. Bu noktada, 1891 tarihli Madrid Anlaşması ile 1989 tarihli Madrid Protokolü, uluslararası marka korumasının sağlanmasında en etkin sistemlerden birini oluşturmaktadır. Türkiye, 1 Ocak 1999 tarihinde Madrid Protokolü’ne taraf olarak bu sisteme dâhil olmuştur.
1. Madrid Protokolü’nün Yapısı
Madrid Protokolü, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) bünyesinde yürütülen ve bir marka sahibinin tek bir başvuru ile birden fazla ülkede marka koruması talep etmesine imkân sağlayan bir sistemdir. Bu sistem, marka tescil süreçlerini merkezileştirerek hem maliyet hem de işlem kolaylığı açısından önemli avantajlar sunmaktadır. Protokol çerçevesinde yapılan başvurular, uluslararası tescil başvurusu olarak adlandırılır ve WIPO nezdinde yürütülür.
2. Uluslararası Marka Başvurusunun Şartları
Madrid Protokolü kapsamında uluslararası başvuru yapılabilmesi için, öncelikle başvuru sahibi adına bir menşe ofis (örneğin Türk Patent ve Marka Kurumu) nezdinde tescilli ya da başvurusu yapılmış bir marka bulunmalıdır. Başvuru süreci şu adımlardan oluşur:
Başvuru, menşe ofis aracılığıyla WIPO’ya iletilir.
WIPO, şekli inceleme yaparak başvuruyu kabul eder.
Kabul edilen başvuru, tescil edilerek WIPO Uluslararası Marka Sicili’ne kaydedilir.
Başvuru sahibi tarafından talep edilen ülkeler (akreditasyon yapılan ülkeler), başvuruyu kendi ulusal mevzuatlarına göre değerlendirir.
Örnek: Türkiye’de “LUNA” markasını tescil ettirmiş bir kozmetik firması, Madrid Protokolü çerçevesinde Almanya, Fransa ve Japonya’da da bu markayı korumak isterse, TÜRKPATENT aracılığıyla tek bir uluslararası başvuru yapabilir. Her ülkenin marka ofisi, başvuruyu ayrı ayrı değerlendirerek kabul ya da ret kararı verir.
3. Madrid Protokolü’nün Sağladığı Avantajlar
Madrid Sistemi'nin en önemli avantajları şu şekilde özetlenebilir:
Tek bir dil ve başvuru: Başvuru İngilizce, Fransızca veya İspanyolca yapılabilir ve tüm hedef ülkeler için geçerli olur.
Maliyet avantajı: Her ülke için ayrı vekil tayin edilmesine ve ayrı başvuru yapılmasına gerek kalmaz.
Tescil sonrası işlemlerin kolaylaştırılması: Adres değişikliği, unvan değişikliği veya markada yapılan değişiklikler merkezi olarak bildirilir.
Koruma talep edilen ülke sayısının artırılabilirliği: İlk başvurudan sonra yeni ülke eklemeleri mümkündür.
4. Protokol Kapsamında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Her ne kadar Madrid Sistemi büyük kolaylık sağlasa da bazı kritik noktalar göz ardı edilmemelidir:
Bağımlılık ilkesi: Uluslararası tescil, başvuru tarihinden itibaren ilk beş yıl boyunca temel markaya bağlıdır. Eğer ilk marka başvurusu reddedilir, iptal edilir veya hükümsüz kalırsa, uluslararası tescil de bu ülkelerde geçersiz hale gelir.
Ulusal ofislerin değerlendirme süreci: Her ülke başvuruyu kendi iç hukukuna göre değerlendirir. Yani WIPO nezdinde tescil edilmesi, otomatik olarak her ülkede kabul anlamına gelmez. Ret halinde ilgili ülke ofisi ile doğrudan iletişim kurulması ve itiraz süreçlerinin yürütülmesi gerekir.
Örnek 1: Bir Türk giyim markası olan “NEVA TEXTILE” şeklindeki Türkiye’de tescil edilmiş markasını kullanarak, Madrid Protokolü aracılığıyla Almanya, İtalya ve İngiltere’de marka koruması talep etmiştir. Uluslararası başvuru, Türk Patent ve Marka Kurumu üzerinden WIPO’ya iletilir. Her ülke kendi iç mevzuatına göre değerlendirme yapar. Almanya ve İtalya başvuruyu kabul ederken, İngiltere, kendi ülkesinde tescilli olan “NEVA” markasının benzerliğinden dolayı ret kararı verebilir.
Örnek 2: Bir Türk girişimci, “AQUAVITA” adlı su markasını Türkiye’de tescil ettirir ve ardından Madrid Protokolü ile Suudi Arabistan ve Rusya’da tescil başvurusu yapar. Ancak Türkiye’de marka hükümsüzlük davası açılır ve beş yıl içinde marka iptal edilir. Bu durumda Madrid başvurusuna dayalı diğer ülkelerdeki tesciller de iptal edilir. Bu, bağımlılık ilkesinin tipik bir yansımasıdır.
Sık Sorulan Sorular (SSS)
a. Madrid Protokolü ile kaç ülkeye başvuru yapabilirim?
Protokole taraf olan yaklaşık 115 ülkeye (2025 itibarıyla) başvuru yapılabilir. Ülke listesi WIPO tarafından düzenli olarak güncellenmektedir.
b. Uluslararası başvuruda her ülke ayrı mı değerlendiriyor?
Evet. Her ülkenin marka ofisi başvuruyu kendi hukuk sistemine göre değerlendirir. Kabul edilen ülkelerde koruma başlar; reddedilenler için itiraz hakkı doğar.
c. Temel markam iptal edilirse ne olur?
Başvuru tarihinden itibaren ilk 5 yıl içinde temel marka (örneğin Türkiye’deki tescil) iptal edilirse, buna bağlı uluslararası tesciller de geçersiz olur.
d. İngilizce bilmeden başvuru yapılabilir mi?
Evet. Türkiye'den yapılan başvurularda, Türk Patent ve Marka Kurumu aracılığıyla işlemler yürütüldüğü için başvuru sahibi yabancı dil bilmek zorunda değildir.
e
. Başvurudan sonra yeni ülkeler eklenebilir mi?
Evet. Uluslararası tescil edildikten sonra “subsequent designation” yoluyla yeni ülkeler eklenebilir.
Sonuç ve Değerlendirme
Madrid Protokolü, özellikle çok sayıda ülkede marka koruması arayan şirketler ve girişimciler için oldukça verimli bir araçtır. Ancak bu sistemin doğru ve etkin kullanılabilmesi, başvurunun stratejik olarak planlanmasını, her ülkenin marka mevzuatının dikkate alınmasını ve süreçlerin uzman kişiler tarafından yönetilmesini gerektirir. Marka danışmanları ve vekillerinin bu alandaki bilgi ve tecrübesi, uluslararası korumanın sürdürülebilirliği açısından hayati önemdedir.
Comments